Satın aldığım bir ürün bozuk/hasarlı şekilde elime ulaştı. Bu durumda ne yapmam gerekir?
Orhan Mert DEDE
7 Kas 2023
Satıcının, Türk Borçlar Kanunu'nun 207. maddesine göre alıcıya zilyetlik ve mülkiyeti devretme yükümlülüğü vardır ve ürün ayıplı, bozuk veya eksik ise, madde 219 uyarınca satıcı, alıcı tarafından beklenen özelliklerin eksikliği veya ürünün kullanımını kötü etkileyen her türlü ayıptan sorumludur, bilse de bilmese de...
PROBLEM NEDİR?
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 207’e göre, alıcının ödeyeceği bedele karşılık satıcı da satılan şeyin zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme borcu altındadır. Kural olarak iki taraf borçlarını aynı anda yerine getirmelidir fakat bunun aksi sözleşmede kararlaştırılabilir. Satın alınan ürünün bozuk/hasarlı şekilde teslim alınması, satıcının borcunu yerine getirmesinden sonraki aşamada karşılaşılan bir problem olduğu için satıcının ayıptan sorumluluğu gündeme gelmelidir. Yani satıcı borcunu yerine getirmiş fakat bu ayıplı/kötü/eksik bir ifadır. Borçlar Kanunu madde 219 uyarınca; satıcı, alıcıya bildirmiş olduğu özelliklerin satılan şeyde bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, satılan şeyle ilgili niteliksel ve niceliksel olarak alıcının ondan beklediği faydaları kötü etkileyen maddi, hukuki ya da ekonomik ayıplardan da sorumludur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu kabul edilir. Dolayısıyla bu hüküm, satın alınan ürünün hasarlı olduğu durumların yanında hakkında ithalat, ihracat veya imalat yasağı bulunan mallar hakkında da uygulanabilir. Çünkü ayıp kavramının yalnızca maddi değil hukuki boyutu da satıcının sorumluluğu kapsamındadır.
ÇÖZÜM NEDİR?
Borçlar Kanunu madde 227 bu durumda alıcıya birçok seçimlik hak tanımaktadır. Alıcı isterse satılan şeyi geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir bu durumda her iki taraf da borçlarından kurtulur ve verilenler iade edilir. İsterse satılan şeyi kendinde tutarak satış bedelinden indirim isteyebilir, satıcıdan satılan şeyin ücretsiz olarak onarımını isteyebilir veya satılan şeyin ayıpsız benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir. Eğer satıcı taraf ticari veya mesleki amaçla hareket ediyorsa bu bir tüketici işlemi sayılacağından Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun da uygulanabilir. TKHK md. 11/2 uyarınca alıcı, ücretsiz değişim ve onarım haklarını satıcının yanı sıra malın üreticisi ve ithalatçısına karşı da kullanabilir.
YARGI YOLU NASIL İŞLER?
Hem Borçlar Kanunu hem de doktrindeki hakim görüşe göre alıcının yukarıda sayılan seçimlik hakları yenilik doğuran hak kabul edildiği için irade beyanının satıcıya varması ile istenen sonuç gerçekleşir. Yani dava yoluna başvurmanın şart olmadığının kabulüyle herhangi bir uyuşmazlık halinde mahkemenin vereceği karar tespit hükmü niteliğinde olacaktır. Ancak mahkemenin inşai hükmünün gerektiğini savunan azınlık görüş ve destekçileri de mevcuttur.
Satıcının ayıptan doğan sorumluluğuna başvurabilmesi için, alıcı muayene ve ihbar külfetini yerine getirmiş olmalıdır. Öncelikle Borçlar Kanunu ‘nun 222. maddesinde düzenlendiği üzere satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcının bildiği ayıplardan satıcı sorumlu değildir. Alıcının bilmediği fakat yeterli muayeneyle fark edebileceği ayıplardan ise satıcı ancak böyle bir ayıbın olmadığını garanti etmişse sorumludur. Alıcının muayene ve ihbar külfetini düzenleyen 223. madde uyarınca alıcı, işlerin olağan akışına uygun bir zamanda satılan şeyi gözden geçirip ayıbı satıcıya makul bir sürede bildirmezse satılanı ayıplı şekilde kabul etmiş olur ve seçimlik haklarını kaybeder. Fakat ayıbın fark edilebilmesi için olağan bir muayene yetersiz ise ve bu tür bir gizli ayıp sonradan anlaşıldığında hemen satıcıya bildirilmelidir yoksa yine seçimlik haklar kaybedilir.
Alıcı tarafın tüketici olduğu durumda TKHK’nın uygulanması koruyucu bir etki yaratır çünkü TKHK madde 10 uyarınca satılan şeyin tesliminden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Yani ürünün ayıplı olmadığını ispat yükü satıcı üzerindedir, ilk altı ayda alıcının herhangi bir muayene ve ihbar külfeti yoktur.
Alıcı taraf 6102 sayılı Ticaret Kanunu’na göre tacir ise, haklarını koruyabilmesi için aynı kanunun madde 23/1(c) bendi uyarınca ayıbın açıkça anlaşılabildiği hallerde teslimden itibaren 2 gün içinde, açıkça anlaşılamadığı hallerde 8 gün içinde satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Tüketici konumunda olan alıcılar tacirlere göre daha avantajlıdır.
Yargı yolu açısından; Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2 çerçevesinde alıcının seçimlik haklarının kullanımı veya zararının tazmini talepli açacağı bir davada uyuşmazlık malvarlığı hakkına ilişkin olacağından görevli mahkeme de yetkili asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
Ancak, özel kanun niteliğindeki TKHK’nın 73. maddesine göre ‘’Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.’’ Bu davalar, 4.fıkrada yapılan atıf uyarınca basit yargılama usulüne tabidir, yani taraflar ilk dilekçelerden sonra ikinci dilekçelerini veremezler. Bu davalarda tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesi de yetkili mahkemedir.
TKHK madde 73/A uyarınca da ‘’Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’’ Arabulucuya başvurulmadan açılan davalar dava şartı eksikliği gerekçesiyle usulden reddedilecektir.
TKHK madde 74’e göre satılan bir seri malın ayıplı olduğunun tespiti, satışının durdurulması ve toplatılması, ayıbın ortadan kaldırılması için tüketiciler dava açabilir. Toplatılıp imha edilen malla ilgili tüketicinin dava ve tazminat hakları saklıdır.
Ayrıca özel hüküm olan madde 68’e göre değeri 30.000 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Tüketici hakem heyeti kararları tarafları bağlar ama taraflar kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde tüketici hakem heyetinin veya tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. Hakem heyetinin tüketici aleyhine verdiği kararlarda tebligat ve bilirkişi ücretleri Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca karşılanır.